Friday, February 20, 2015

Şarkı Meydan Okuması ~ 26. Gün / Ayrılık Ayracı

Meydan Okuma bugün de özel hayatlara dokunan bir soru ile devam ediyor :)

"Size sevgilinizi hatırlatan bir şarkı seçiniz."

Öncesinde başka birşeyden bahsedeceğim. Ben pek şiir insanı değilimdir, burada da belirtmişimdir. Tarif edemediğim bir düz yazı merakım var. Bunu kendine dert edinen yakın bir  arkadaşım, bana şiiri sevdirme oturumları düzenlemeye başladı epeydir. Herşey eğitimle mümkünmüş. Bende hafiften bir şiir sempatisi oluşmaya başladı. Arkadaşımın başarısıdır tamamiyle! Bir kez de buradan teşekkür etmiş olayım :) 

Son oturumdaki şiiri o kadar yakın buldum ki kendime, blogumda paylaşırım diye düşünmüştüm. Tam da bugün için çok anlamlı oldu.

AYRILIK AYRACI 
 
Bütün ayraçları kaldırdın ama unuttuğun 
Bir şey vardı yine de, çiçekleri sulamadın 
Gökyüzü sarardı o zaman bulutlar kirlendi 
Ve ne kadar az konuşur olduk günboyu 
Birden ayrımsadık ki ayrılık orda başlıyor 
Tam da susuşların birbirine eklendiği yerde 
 
Ezberlenecek hiçbir şey yok bu dünyada 
Kirletilmemiş bir bulut bile yok artık 
Böyle diyorsun her yolculuğa çıkışımda 
Yaşadığın kent de sana benziyor gitgide 
Ne zaman dönmeyi düşünsem yangın çıkıyor 
Ya da erteletiyorum biletimi son anda 
 
Uzun bir sessizlik oluyorsun dağlara baksam 
Karşılıksız mektuplar kadar burkuluyor kalbin 
Yazdığım şiirler de canımı sıkıyor artık 
Fotoğraflarımı yırtıp atıyorum tek tek 
Ve ben bütün yapraklarımı döküyorken şimdi 
Eylül diyorsun, tam da orda başlıyor ayrılık

Üşüyünce ağlıyorsun yalnızım dememek için 
Uçaklar gemiler trenler çiziyorsun duvarlara 
Kendine bir deniz bul artık bir de rüzgâr 
Parçalanacağın bir uçurum bul bu dünyada 
Tek tutkun o kenti bırakıp gelmek olmalı 
Ve gelirken havaya uçurmak bindiğin otobüsü

Birden ayrımsadık ki ayrılık orda başlıyor 
Tam da çiçeklerin sulanmadığı yerde 
Konuşacak bir şeyler bulamıyorsak günboyu 
Derim ki ayrılık gündemdedir ne yapılsa 
Ve sen bütün ayraçları kaldırdığını sanmıştın 
Ama unutmuşsun yine de ayrılık ayracını 
 
AHMET TELLİ

Soruya dönecek olursam; bitip gitmiş, hatta eksileri artılarını çok çok aşmış bir ilişkiden bile sağ kurtulmayı başaran bazı şarkılar var. Bir de en şiddetli yağmurların bile ışıltısını söndüremediği bazı sabahlar...

The Steve Miller Band - Serenade

6 comments:

  1. Oksiken, su, müzik dedik ama şiiri de eklemek gerek :D Şiir çok severim ben. Özellikle Edip Cansever ve Charles Baudelaire müthiş kalemler bana göre :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ben daha "şiire giriş" kısmındayım. Onlara da bakayım :) Özellikle tavsiye edeceğin eserleri var mı?

      Delete
    2. Edip Cansever için konuşacak olursam, uzun şiirlerinden başlama derim. Çünkü gerçekten çok uzunlar ve kendisine ısınmadan onları okumak sıkabilir. Ama ısındıktan sonra da uzun şiirlerini daha çok seviyor insan :) Ben kısa şiirleriyle başlamıştım. "Bezik Oynayan Kadınlar" ve "Yerçekimli Karanfil" olabilir mesela :)

      Baudelaire'in "İnsan ve Deniz" şiiri başucumda ufak bir kağıda yazılı olarak duruyor :) Ara sıra bakıyorum, iyi geliyor. "Alıp Götüren Koku"uyu da önerebilirim. Eğer ikisi de hoşuna giderse direk Kötülük Çiçekleri kitabından devam edebilirsin.

      Delete
    3. Çok teşekkürler :)

      Bunları ev ödevi olarak not ediyorum. Okuyunca bir anlam çıkarabildimse, yorumlarımla dönerim :D

      Delete
  2. Merhaba, bloğunu yeni keşfettim ve hemen takibe aldım. Bana da beklerim ;) Sevgiler..

    ReplyDelete
    Replies
    1. Merhaba Tugba Hanım :) Hosgeldiniz. Ben de size geldim simdi...

      Delete