Wednesday, December 30, 2015

Ne Var Ne Çok? - 3

MFÖ'nün "Nasıl anlatsam, nerden başlasam..." diye başlayan bir şarkısı vardır; Bodrum Bodrum. Şu an tam da bu moddayım. Nerden başlayıp nasıl anlatacağımı bilemiyorum.

Çok zaman geçmiş. Hiç bu kadar uzun süreli blogtan koptuğum olmamıştı. Tabi ki bazı haklı, masum sebeplerim var. Zaten bunları anlatmaya geldim :) Sevgili MariPosa yine kızacak ama bu kadar aradan sonra anca bir Ne Var Ne Çok yazısıyla dönebilirim. (bilmeyenler için bkz: http://afede-hali.blogspot.com.tr/2015/06/ne-var-ne-cok.html


İlk olarak, en tatlı gerekçem ile başlayım. Yukarıda görmüş olduğunuz minik tatlı el, benim bitanecik yeğenime ait. Eveet, teyze oldum ve adeta dünyam değişti! Eskiden kafa yorduğum, gereksiz yere üzüldüğüm her şey tek tek silindi, gitti aklımdan. Neredeyse, tüm boş vakitlerimde onun yanındayım. Her seferinde yeni bir haline şahit oluyorum. Aslında çok basit konular belki. Ama hepsi çok değerli. Çünkü resmen hayatı öğreniyor. İlk doğduğu günü hatırlıyorum. Yapabildiği tek şey ağlamaktı. Şimdi saç çekmeye, bir şeylere tepki vermeye başladı. Hatta, artık uyurken elini yastığın altına koymayı bile öğrenmiş. En mucizevi faaliyeti bu şimdilik :) 

Daha çok küçük, çok masum. Belki de bu yüzden etrafına pozitif enerji, mutluluk saçan bir ruhu var. Ailesi olarak bize de bu enerjiden nasiplenmek düşüyor. Samimiyetle söylüyorum; başıma gelen en güzel şey: Ayşe Berra. Dilerim isteyen herkese nasip olur, anne-baba-teyze-hala...vs olmak.


Hatırlar mısınız, benim bir öykü serim vardı? Futbol Serisi'ni çoktandır Öteki Dergi'den sürdürüyorum. İlgilenenler seri linklerini aşağıda bulabilirler. 4 tane oldular. Gittiği yere kadar gidiyor bakalım. Biraz da çocukluğumdan gelen ilhamın nerede kesileceğine bağlı. Daha önce bir serim daha vardı. Söyleyecek sözüm bitene kadar devam ederim gibi duruyor.

1- Deplasman: http://otekidergi.com/247-Yazi-Detayi.html
2- İç Saha: http://otekidergi.com/268-Yazi-Detayi.html
3- Yedek Kulübesi: http://otekidergi.com/293-Yazi-Detayi.html
4- Asist: http://otekidergi.com/318-Yazi-Detayi.html


Değerli blog komşum Zihin yeni bir meydan okuma başlatıyormuş. Şimdi de dizileri konuşacakmışız. Duyuruyu görmeyen varsa; şöyle buyursunlar. Açıkçası çok dizi geçmişim yok, ama komşum meydan okuduysa katılmak düşer :)


Her şey Ankaralı, Odtü'lü bir arkadaşımın gönderdiği video ile başladı. Uzun yıllar Radyo Odtü'de yayınlanan, Aralık itibariyle de JoyTurk'e transfer olan müthiş bir radyo programını dinlemeye başladım: Modern Sabahlar. Siftahı MFÖ ile yapıyorlar genelde ve muhabbetleri gerçekten çok iyi. Tek şikayetim, tam işe varma vaktime denk geliyor. Bu sebeple sabahları 10'a kadar, işyerinde pek kimseyle muhattap olmadan, bireysel çalışmaya özen gösteriyorum. Ki; arka planda programı dinleyim :) En iyisi siz de dinleyin, yorumlayın.



Görsel, kitabın vurulduğum son paragrafıdır. Spoiler içerir bilginize!

Kitaplar... Bir zamanlar su içer gibi kitap okuyup, gelip bir de burada anlatırdım. Bu dönem aldığım dersler çok okumalı-yazmalı olunca, özel okumalar geri planda kaldı maalesef. Bir heves başlanıp üst üste konmuş kitaplar yığını! Elbet bir gün bitecekler. Şimdilik bahsetmek istediğim bir kitap var: Görünmez Kentler - Italo Calvino. Bu dönem bir dersin uygulama kitabıydı. Marco Polo'nun seyahat ettiği kentleri Kubilay Han'a anlatması üzerine kurgulanmış bir eser. Kitap zaten mükemmeldi, fakat onu asıl mükemmel yapan hocamızın anlatımlarıydı. Dileyenler Altuğ Hoca'nın kitabı yorumladığı bloguna şuradan ulaşabilirler.


Geçenlerde rastladım bu fotoğrafa ve söze. Böyle ağaçlara bakan bir pencerem yok, ama bazen kendimi bu kadın gibi hissediyorum. Seviniyorum. Belki unutmadığım, fakat soğuduğum şeyler var. Ne mutlu! Soğumak, biraz da hayatı sadeleştirmek gibi oluyor. Kısmen gerekli. Dergi vasıtasıyla twitter'dan tanıştığım Mervan Söylemez'in güzel bir sözü var: "İnsan, azala azala çoğalır." 

***

Çok büyük ihtimalle bu yılın son yazısıydı. Şimdilik, benden bu kadar. Yılbaşı tatilini fırsat bilip, ihmal ettiğim tüm bloglara uğrayıp, notlar bırakmayı umuyorum. Herkese şimdiden mutlu seneler!

Peki, sizde ne var ne çok? ;)


***

Uzun aradan dönüş yazısı olabilir ama bir yerde de noktayı koymak lazım. Finali, son zamanlarımın favorisi Evgeny Grinko ile yapıyorum. Kendisinin haberi yok ama neredeyse tüm ödevlerime, sunumlarıma fon müziği oluyor. Telif ücreti filan ödemem lazım. Dinleyin ve şaşırın efenim. Hem sigara içip hem de bu kadar güzel piyano çalan birine rastladınız mı?!

Evgeny Grinko - Valse