Wednesday, January 25, 2017

La La Land | Acabalar, Keşkeler, Belkiler


Haftasonu La La Land’i (Aşıklar Şehri) izledim ya da dinledim desem, daha mı doğru olurdu? ;)

“Altın Küre (Oscar) ödüllerine damgayı vuran film” olarak çokça anılsa da, Ryan Gosling’in yer alması benim için birincil izlenme sebebiydi. Bu adamda değişik bir enerji var. Şimdiye kadar hangi rolde oynarsa oynasın, her filminde hayranlığım bir miktar daha artmış, mutlu olmuşumdur. Keza, La la land da öyle. Kafamda hala güzel melodiler, dans ederken çıkardıkları tık tık topuk sesleri ve yüzümde anlamsız bir gülümseme ile dolaşıyorum.

Bu yazının asıl amacı filmi tanıtmak ya da Gosling’i övmek olmayacak. (Zaten yeterince övmüş olabilirim :) Eminim, her yerde çok fazla özet bilgi mevcuttur. Benim özellikle konuşmak istediğim; filmin sonlarına doğru bir kısım vardı. [Spoiler vermeden anlatmaya çalışacağım.] Ana karakterlerin hayatlarında vermiş oldukları bazı kararlar var ve bu kararlar doğrultusunda ciddi değişimler gerçekleşiyor. Bu kısımda, Kelebek Etkisi misali bir noktada alınan farklı karar, zincirleme şeklinde hayatlarının geri kalanını etkiliyor.

En beğendiğim kısımlardan biri burasıydı. Sanırım film devam ederken, bir yandan da kendi hayatım özelinde empati kurdum, bu yüzden daha etkileyici geldi. Sizde de olur mu? Durup dururken, “verdiğiniz kararların aksini verseniz, hayatınız nasıl şekillenirdi”yi düşünür müsünüz? Mesela, bu sabah nerede uyanırdınız? Kime “günaydın” derdiniz, işe nasıl giderdiniz, işe mi giderdiniz yoksa tüm gün evde mi otururdunuz? O zaman neyin hayalini kurardınız, en çok neyi arzulardınız? Daha mı fazla mutlu olurdunuz ya da çevrenizdekileri mi mutlu ederdiniz? Sorular çok fazla, cevaplar hep boş. Belki de fazla düşünmemek lazım. Seçtiğimiz yol, hangi yol olursa olsun; orda ilerlemek lazım durmadan, geriye bakmadan.

Özetle, pek tatlı film, müzikal. Mükemmel kurgu beklemeyin. Güzel müzikler eşliğinde kafanızı dinlendirmek, kendinizi dinlemek, “vazgeçmeme”nin nasıl büyük faydaları olduğunu görmek, bir de pembeli-lilalı-morlu mükemmel gün batımlarını izlemek ve tabi Gosling için gidin. 💕

Bu gün batımı da benden olsun. 



Şu “vazgeçmeme” konusu. Öyle mühim ki… Ne diyordu şarkıda: 


Hayat denen bu sahneden bir rol seçip ilerle 
Beğenmezsen bi yerde darılmak yok devam et 
Kader benim diyorsan değiştir istiyorsan 
Oturmuş bekliyorsan acınmak yok gocunmak yok 
Alınmak yok devam et 
Kendin oldun zengin oldun 
Sen kim oldun bu oyunda 
Bencil oldun anladın durumu 
Yalnızlık sonunda

Tuesday, January 10, 2017

Karlar düşer, düşer, düşer...

"Karlar düşer, düşer, düşer ağlarım" demişler. O zamanlar nasıl bir ruh haliyle yazdılar/söylediler bilmiyorum. Muhtemelen sevgiliden yeni ayrılınmış, akabinde gelen kar yağışı da söz yazarını ağlamaya sevk etmiş olabilir.



Günlerdir karların ciddi şekilde düşmekte olduğu İstanbul'dan sesleniyorum; karlar düştükçe ağlamak [günümüzdeki karşılığı: durmadan söylenmek, meteorolojiden gelen uyarıları tekrarlamak, kapanan yollar ve trafikle ilgili kehanetlerde bulunmak] yerine yapılacak çok güzel aktiviteler mevcut :)

Öncelikle şunu belirteyim; yollarda rezillik çekmek, mahsur kalmak (işe/okula gidememek) dışında kar yağışından çok mutlu olurum. Tabi bu memnuniyette, üniversiteye kadar hiç kar yağmayan bir şehirde yaşamamın da etkisi büyüktür. Öyle ki; hususi olarak "kar görme" etkinlikleri düzenlerdik. 

Dönelim aktivitelere...

  • Kitap kurtları, çoktan pijamaları battaniyeleri çekip, bir kitaba gömülmüşlerdir. Bir yandan sıcak bişeyler içip, bir yandan lapa lapa yağan karı seyre dalmışlardır. Bir su içene, bir de kitap okuyana yılan bile dokunmazmış. Onları orada bırakalım.
  • Tercihini filmden yana kullananlar için çok güzel karlı, korkulu, gerilimli filmler var. Mesela; 1982 yapımı bilim-kurgu, gerilim, korku türünde The Thing (Şey), müthiş bir mücadele örneğini anlatan The Way Back (Özgürlük Yolu), benim için yeri çok büyük olan Into the Wild (Gerçeğe Kaçış), Reha Erdem'in Türk sinemasına armağanı Kosmos, çok sağlam bir kült yapım olan Fargo, garip/tatlı bir aşk hikayesi Sil Baştan. Hala izlemediyseniz mutlaka izlemeniz gereken filmlerden. 
  • Kitap da film de istemiyorum diyenler mutfağa :) Bence karlı havada taze pişmiş kek ve çay müthiş gidiyor! Ve tabi sohbet...
  • "Keki fazla kaçırdık, evde hareketsiz kaldık, kilo alacağız" diyenler için ise; son zamanlardaki favori ev sporumu öneriyorum: Leslie Sansone ile Walk at Homehttps://www.youtube.com/watch?v=DYuw4f1c4xs

"Hiç birini de yapmak istemiyorum" diyenler, şu şarkıyı dinlesinler. Video klibini ilk kez seyrediyorum 💓💓💓 Sheeran'ın kendi hayatından kesitlermiş ❤👍



Ed Sheeran - Photograph

NOT: Hava çok soğuk. Dışarıda çalışmak zorunda olanlar, evsizler ve sokak hayvanlarına Allah yardımcı olsun. Duyarlı olalım, sahip olduklarımızın değerini bilelim. Şikayet hiç bir şeye çözüm değil. Sevgiler ;)