Bazi kitaplari
arka kapagina, onsozune bakmadan alirim; bazi filmlere konusunu okumadan, fragmanini
izlemeden giderim. Cunku benim icin
bir “hatir”i varmistir muhakkak, referansi kuvvetliymistir...
Jîn de boylesi
bir filmdi. Yanilmayacagimi bilerek “Reha Erdem” ismine binaen IF Film Festivalinden aldim biletleri,
gozum kapali. Ve filmin ilk sahnesiyle beraber actim.
Amatorun amatoru
bir fotografci olarak, tereddutler yasadim film boyu. “Sinemada miydim yoksa
fotograf sergisinde mi?”
Baskisi alinip duvara asilasi cok sahne vardi. Deklansor yerine, ara ara gozlerimi kirpmak suretiyle o karelerin bazilarini hafizama aldim :)
Baskisi alinip duvara asilasi cok sahne vardi. Deklansor yerine, ara ara gozlerimi kirpmak suretiyle o karelerin bazilarini hafizama aldim :)
Icerigi
itibariyle gergin bir Reha Erdem filmiydi. Gerilmemek ayip olurdu gerci...
PKK kacagi bir
kizin batiya kacmaya calisma seruveni. Filmin buyuk kismi daglarda geciyor. Sehir
insanlarinin hayal gucu sinirlarinin cok cok otesinde bir performans...
Dagda yasamak,
dagda barinmak, dagda gizlenmek, dagdan yiyecek bulmak, dagda birseyler
ogrenmeye calismak, dagda hayal kurmak, kisacasi “dag” olmak!
Dagdakilerin kendi
dillerinde soyledigi turkuler, goreve cikan Mehmetcigin soylediklerine
karisiyor sanki. Herkes insan neticede. Sarki soylemek de isteyecekler,
gelecege iliskin planlar yapmak da...
Ne kosulda olursa
olsun, insan olabilmenin filmiydi Jîn.
Ben is cikisi
kahvemi icip, biraz vitrin dolasarak gitmistim filme. Az evvel aldigim botlarim
vardi aklimda, acaba memnun kalabilecek miydim, siyahi degil de yesili mi
almaliydim... Annemi arayip, filmden gec cikacagimizi haber vermistim.
Jîn ise uzerinde
bej formasi, sahin yuvalarindan yumurta bulma telasindaydi. Kac kalori
olduklarini dusunmeksizin, sirf dagdan Izmir’e gidebilmeyi dusleyerek...
Ihtiyaclarini
karsilama amacli girdigi koy evindeki telefondan annesini arayip, iyi oldugunu
bildirmeyi ihmal etmedi.
Evin kizinin kiyafetlerine bakindigi kisim;
bence filmin en vurucu sahnelerindendi. Jîn aynaya bakma ihtiyaci olmayan bir
kacakti, ancak bir kiyafetteki siyah tul detayini farkedebilecek kadar kizdi!
Ve nitekim evden cikmadan o kiyafeti de torbasina atmamazlik etmedi. Zaten
filmin sonundaki o aci sahnede, Jîn’in bej formasinin altindan gorunen siyah
tul detayindan, bu kiyafeti giymis oldugu asikardi, urperticiydi.
Filmdeki umit sebebi diyaloglardan biri, Jîn ile Mehmetcik arasinda gecendi. Yarali bacagina, buna sebep olanlara aldirmaksizin; bir zamanlar terorist oldugu asikar bir kiza,
- Birgun insallah
bir yerde karsilasiriz. Cay bahcesinde mesela…
-…
-Hakkini helal et.
diyebilmenin mumkun oldugu cok guzel aktarilmisti.
Sonucta hepimiz
insandik, ikimiz de kizdik. Hayatlarimiz farkli baslayip, farkli devam etmek
durumunda da olsa... Ufacik bir
teselli belki; en azindan farkina varabilmek, kucuk de olsa bir adimdir.
Bu arada
belirtmeden gecemeyecegim.
Jîn; hayat, varlik demekmis. Jin ise kadin.
Reha Erdem farki.
Nokta. [Hem yazi, hem sembol ile :)]
Goz atmak
isteyenler icin Jîn - Fragman:
No comments:
Post a Comment