-Yani kizim, olacak is mi bu yapboz! Zaten cok hirpaliyorsun kendini. Bir de buna kafa yormana ne luzum var?! Hem gozlerin...
Basini kaldirip sadece bakmakla yetindi, annesinin serzenisi karsisinda. Evet, hayli yoruluyordu hem beyni hem bedeni. Fakat yapbozla ugrasmak, 1500 parca arasindan en uygun, en anlamlisini bulup bir araya getirmek ayri bir haz veriyordu. Belki bu sayede, zihnindeki kayip parcalari tamamlayabilecegine inaniyordu. Minik bir tebessum firlatip, basini tekrar egdi onundeki kartona.
***
-Bunlar ne ara bu kadar cogaldi?!
Son zamanlarda nerdeyse her sabah kuruyordu bu cumleyi. Aynadaki yansimasi sanki ondan hesap soruyor gibi bir hisse kapiliyordu.
-Senin kafandaki soru isaretleri yuzunden bu beyazlar cogaliyor. Farkinda degil misin?
Yansimasina hak verse de duymamazliktan geliyor, sacini farkli bir yone ayirip hemen masasina donuyordu. Fakat, bu sefer baska gorundu gozune aynadaki yansimasi. Rahatsiz edici degil de acinasi demek daha dogru olur belki. Evet acinasi...
Icinde bulundugu manasizlik durumuna son vermek istercesine carpti soguk suyu yuzune. Tekrar bakti aynaya. Bu gozler, bu burun, bu agiz sanki onun degildi. Bu sabah baska bir vucuda burunup mu yola dusmustu ki? Ya da epi topu birkac saat icinde nasil bu kadar farklilasabilmisti ki? Evet, evet bir yanlislik olmaliydi muhakkak. Baska turlu anlam veremiyordu 3-4 dakika once yasananlara.
***
-Ben once bir lavaboya ugrasam iyi olacak.
Ayni niyette olan sadece o degildi. Lavabolarin nerede oldugu sorusturuldu ve o yonde ilerlemeye basladilar. Buna pek ilerlemek de denilemez ya... Biri onde, kalin botlarini pat pat yere vurarak ve hic olmadigi kadar hizlica giderken; oteki ozlemden, uzuntuden ve saskinliktan kaskati kesilmis vaziyette guc bela adim atabiliyordu.
Her ne olduysa ondeki basini cevirdi arkaya dogru. Gerilerden birilerine bakar gibiydi ve aralarinda bir adim mesafe olmasina karsin, goz goze dahi gelemediler. Gozleri bulusmadi belki ama iclerinden gecenlerin kavusmasina engel olamamislardi.
-Ne isin var senin burda, Allahaskina!
-Sadece saglikli ve iyi oldugunu gormek istedim. Ben en basindan beri hep bunu istemistim zaten.
-Ben o en bastaki adam degilim. Bunun farkinda degil misin hala?
Bu son cumledeki harfler bir araya toplanip, dunyanin en sert tokadina donustuler. Aldigi darbeyle beraber hasar goren sadece beyni olmadi. Kalbi, gecmisi, temiz niyetleri, hayalleri...
***
-Simdi bu kapaktaki deniz, masalar, sandalyeler, cicekler...vs. hepsi bu parcalardan mi olusacak?
-Evet, tabi ki annecim.
Guzeeell diye icinden gecirerek kahkaha atti. Demek ki artik annesi ikna olmustu, yapboz ile ugrasmasina. Oyle ki artik sorular sorup, yardimi dokunacagini dusundugu fikirler ortaya atmaya bile baslamisti. Hangi anne istemezdi ki; cocugu tum parcalari bir an evvel tamamlayabilsin de huzura ersin... Yapbozun uyumlu parcalarini bolukler seklinde istiflerken, hayatindaki tum eksik parcalari er gec bulacagina dair inanci da kuvvetlendi.
***
Artik donus vakti gelmisti. Tabeladaki 25 km ibaresini gorunce ici sizladi. Gunlerce muhabbet etseler usanmayacaklari vakitlerden sonra, iclerinden gecen birkac cumlenin kavusmasi disinda iletisim kuramamak... Belki de en cok zoruna giden buydu. Ama olsun. En azindan iyi olduguna kanaat getirmisti ya bu dusuncenin huzuru ile avundu. Elini yanagina surdu. O tokatin yangini hala gecmemisti.
***
Yapbozun genel taslagi belirginlesmisti artik. Fakat, en can alici kisimlarda hala eksikler vardi. Renklere, sekillere gore ayristirdi, kalanlari tekrar suzgecten gecirdi. Belki bugun degilse de bir gun mutlaka tum parcalar yerine oturacakti. Parcalarla ugrasirken vakit hayli ilerlemisti. Yorgun gozleri, bilgisayardan calan Semiramis'in sesine teslim olmustu. Uyandiginda elinde en kilit parcalardan birini tutuyordu. Dikkatli dusununce aklindaki parcanin elindekinden daha buyuk degerde oldugunu kavradi. Uyuyakaldigi parcayi tekrar basa aldi.
Gercekten de yalan soylemis olabilirler miydi? Hem de ilginc bir sekilde samimi bulup anlattiklarini bu kadar icten dinleyip, bu kadar sicak tebessum edip, ustune bir de en guzel temenniler de mi bulunmustu? Bunu gercekten yapabilmis miydi? Sahildeki o lokantada masanin ustunde calan telefondaki ismi hatirladi. Sahi ya neden yaninda cevaplamamisti sanki...
***
O aksam odasina girdiginde duvara dayanmis yapboz kartonu ile karsilasti. Nasil yani?!
-Seyy kizim, aksama misafirler gelecek de senin yapbozun parcalarini ayri ayri posetleyip kaldirdim. Sonra tekrar yerlestirirsin, degil mi?
Kan beynine sicramisti sanki. Gunlerdir bir araya getirmeye ugrastigi parcalar sokulmuslerdi. Tekrar aynaya bakti. Bugun gunlerden 19 Ocak'ti. Suratindaki tokadin izi biraz azalmis gibi geldi. Olsun! Birlestirdigi kisimlar ayrilmisti belki, ancak artik yontemi biliyordu ve daha onemlisi kayip parcalari da bulmustu. Belki de ayni renklerden farkli sekiller cikarmasi lazimdi. Farkli, guvenilir ve anlamli sekiller... Zamkla yapistirilmiscasina kalici turden, en ufak bir esintide sarsilmayacak sekiller...
Dunya aslinda bir yapbozun parcalarindan bile kucuk, onlari bir araya getirebilme hikmeti ise sadece Yaraticinin lutfu ile mumkun. Elimizdeki 3-5 parcayi caresizce evirip cevirirken etrafimizdaki isaretleri, tevafuklari kacirmamak lazim.
Kayip parcalar bir araya gelip guzel bir cumleye donustuler:
"Dunya kucuk, Allah cok buyuk!"
Çok çok beğendim :) Ellerine , düşüncelerine sağlık kiii :))
ReplyDeleteCok tesekkurler Canancim :) Hosgeldin bloguma. Nasilsin?
ReplyDeleteBunlar da daha once yazdigim hikayecikler:
http://afede-hali.blogspot.com/2013/09/bir-eylul-hikayesi-vurur.html
http://afede-hali.blogspot.com/2013/10/kelime-dagitmaca.html
http://afede-hali.blogspot.com/2013/10/dugum.html
http://afede-hali.blogspot.com/2013/11/yarim-saat.html
Hoşbuldum , aslında baya geç okan bi ziyaret oldu ama mazur gör beni :) Bundan sonra buralardayım :) gerçekten çok hoş blogun :)))
ReplyDeleteMazur gormek ne demek, estagfirullah...
ReplyDeleteCok tesekkur ederim, ozellikle hikaye denemelerim icin yorumlariniz cok onemli ;)