Bu haftanin cumartesi gecesi sinemasi nefis bir Cagan Irmak filmi, Prensesin Uykusu. Redd grubunun "Kirli Suyunda Pariltilar" albumunde yer alan "Prensesin Uykusuyum" sarkisindan esinlenilerek senaryosu yazilmis. Bazi filmlerin once soundtracklerini kesfedip begenip sonra filmleri izleyen biri olarak, bu fikre sahip tek insan olmadigimi bilmek sevindirici :)
Tiyatro tozunun bulastigi her film gibi oyunculuklar farkini belli ediyor, basindan sonuna kadar. Ve tevafuk mudur bilemedim... Yine bir teselli odulu, birden fazla surpriz beni bekliyormus meger.
Teselli odulum, Alican Yucesoy tabi ki :)
Subat'in finalinden beri izledigim filmlerde, birileri [Serkan Ercan, Sermet Yesil, Nadir Saribacak ve son olarak Alican Yucesoy] karsima cikiyor. Sanki beni teselli etmek istermis gibi... En az Subat'in "yanigi" kadar basarili oynamis, Neset rolunun hakkini fazlasiyla vermis diye dusunuyorum. [bkz. Tiyatro kokenli oyuncularin, her role rahatlikla burunebilmesi.]
Surprizlere gelince...
Caglar Corumlu. Cocuklugumun vazgecilmezi 7 Numara'nin Yusuf Güdük'ü, nam-i diger "aslanim kiralicam". Yillar sonra; biraz kilo almis bir halde, fakat daha cok gulen hep gulen ince bir karakterle basrol koltugunda. Ne kadar ozlenmissin...
Sevinc Erbulak. Tiyatro sahnesinin prensesi, simdi prensesin annesi rolunde.
Nasil mi oynamis? Tabi ki sasirtmamis ;) Fazla soze luzum yok.
Ayse Nil Samlioglu. Ferhunde Hanimlar'in Meftune'si... Beni hepten cocukluguma goturen karakter :) Yardimci kadin oyunculuk bir insana bu kadar mi yakisir? Bir kadin, bir anneanne, bir abla bu kadar mi tatli olur?
Genco Erkal, Isil Yucesoy. Yorumlama hakkini dahi kendime uygun gormedigim sanatcilar, ustalar...
Birazcik konudan bahsedelim...
Yetimhanede kurulan, ev arkadasligina uzayan guclu bir bag. Aziz ve Neset.
Biri hafif aksak, belki dunyanin en temiz kalbine en genis hayal gucune sahip bir kutuphaneci. Digeri; markette calisan bir kazanova, hem sempatik hem yakisikli hem iyiliksever hem civan.
Secil; en degerli varligi kizini, prensesi Gizem'i alip Aziz'lerin apartmanina tasinir ve yepyeni bir hayata adim atmaya baslar. Mazideki tum kotu anilari arkalarinda biraktiklari dusuncesiyle... Fakat, talihsiz bir olay sonucu prenses Gizem uzun bir uykuya dalar. Geriye bir defter kalmistir, aynen annesi gibi yeni hayatlari icindeki mutlu gunleri yazmaya niyetlenmis bir defter. Ve defterin icindeki hayaller... Prenses misil misil uyurken yapilabilecek en mantikli sey, "bos durmaktansa bu hayalleri gerceklestirmeye calismaktir" diyerek bir araya gelirler ve olaylar baslar...
Boylesi saglam bir kadro, basit ama bir o kadar ince bir oyku; gorsel efektler, harika muzikler ve animasyonlarla desteklenmis. Kisacasi izlemeye deger bir film.
*****
Alti Cizilesi Replikler:
"Uyandırmak icin bir masal anlatiyorum sana, dunyadaki butun masallarin aksine.Bu, uyaninca okunacak bir masal -bizim masalimiz-, dunyadaki tum masallarin tersine..."
"Ben gulmuyorum ki, benim yuzum boyle."
"Kader basimiza geleceklerin bir listesi diyelim ki; iyi de, neden hep mutsuzluk ve kederle ayni anlamda kullaniriz bunu? ‘Bugun cok gulduk, cok eglendik, kader işte’ diyeni gordun mu sen hic?"
"Bazen oncesi yoktur. Varsa da hatirlanmaz. Ya da nasil anlatayim sana; bir kursun kalemle cizmissin de silgini kaybetmissin, sonra da defterini kapatip kaldirmissin gibi."
*****
Prensesinki gibi olmasa da uykuya dalmak, bazen iyi birsey olmali.
Etraftaki olumsuzluklara ragmen, kisa bir sureligine dalabilmek.
Uyandiginda arinmis, tazelenmis bulabilmek kendini...
Umarim; bir deftere yazilmis dileklerimiz gerceklesmis olarak, Gizem gibi "uyanabilmek" nasip olur hepimize :)
Ve bir de Aziz gibi gulebilmek...
*****
Fragman icin buyrunuz:
No comments:
Post a Comment