Monday, April 14, 2014

Son Ada

Nisan ayi icin Kitap Kardesligi ile birlikte ödüllü bir kitap okuyalim demistik. Bu kapsamda secilen Son Ada, benim icin de okudugum ilk Livaneli kitabi olma ozelligi tasiyor.




2008 yilinda yayinlanan Son Ada, "2009 Orhan Kemal Roman Armagani"ni kazanmis. Seçici Kurul, "toplumsal sorunlara gerçekçi yaklaşımını fantastik bir anlatımla yansıtmadaki başarısı nedeniyle" romanı bu ödüle değer gördüğünü açıklamışlar.

Romanin fantastik bir kurgusu var. Hangi ulkede oldugundan bahsedilmeyen ütopik son adada yasananlar, bir ada sakininin dilinden gayet amatör bir ruhla kaleme alinmis, gunlukvari bicimde anlatilmis.

Son Ada'da; 40 hane, bir bakkal ve martilar huzur icinde tamamiyle dogal bir hayat surmektedirler. Gecimlerini adadaki fistik ve benzeri urunleri toplayip, bakkal nezaretinde satarak saglarlar. Temel ihtiyaclarini ise haftada bir gelen vapur araciligiyla... "Azicik aşım, kaygisiz başım" dusuncesiyle, gunler yillar dostluk ve beraberlik icinde gecmektedir. Ta ki adaya emekli bir devlet baskani tasinana kadar... Baskan, sozde emekliligini gecirmek uzere adaya tasinmistir; ama yillarin birikimini, aliskanliklarini, duzen-intizam kaygilarini istemeden de olsa beraberinde getirmistir. Kisa bir zaman icinde Ada, "medeniyetsiz" bulununca, derhal oneriler ve yaptirimlar baslar. Sarmasikli yolun budanmasi, marti nufusunun azaltilmasina yonelik cesitli katliamlar, adaya tilki ithalati, bunlara dayali yilan istilasi, ada sakinlerinin yaralanmasi hatta olmesi seklinde surup giden vakalar zincirleme bicimde vuku bulmaya baslar. Kisacasi, adadaki ekosistem bozulmustur. Eski dostluk-huzur-saglik ortamindan ise eser kalmamistir. Artik bundan sonra ne yapilsa kar etmemektedir...

Okuyanlarin vicdaninin sizlayacagini tahmin ediyor, cevremize karsi duyarliligimizin artacagini umuyorum. Sadece "Son Ada" kalmadan, dogayi korumak adina elimizden ne gelirse uygulamaya calisalim. Mesela ben, bu kitaptan sonra 2 saksi cicek yetistirmeye basladim. Her sabah pencereyi acip, "gunaydin"lasarak sularini veriyorum. Bu da bir adimdir sanki ;)

Altini Cizdiklerim:

Tekrar insanlar mi olaylara gore degisir, yoksa olaylar mi insana gore olusur diye sordum kendi kendime.
sh 51

Ama tavsan korktugu icin kacmaz, kactigi icin korkar!
sh 107

Insanoglunun yasadigi her kotu deneyim cakralarini kapatiyor, bu da negatif bir enerji yayilmasina sebep oluyordu. Kotulugun sebebi buydu iste.
sh 110

"Ey Isa, aslandan mi kaciyorsun?" diye sormuslar.
"Ahmaklardan kaciyorum," demis Isa, "cunku onlarla bas edemem."
sh 128

Ne yaparsan yap, ama adalilarin ruyalarini calmaya kalkma.
sh 151

Birak psikoloji, karakter, insan iliskileri, eylemlerden ciksin. Kelimeleri guzellestirerek ya da siddetlendirerek, guzel tasvirlerle insan hallerini anlatmaya kalkma. Sen eylemi anlat, gerisini okur kafasinda tamamlasin. Aristo da boyle demisti.
sh 165

"Hikayeni anlat!" demistin bana, hatirliyor musun?
"Sadece hikayeni anlat!"
Ben de oyle yaptim.
sh 183

No comments:

Post a Comment