Sunday, September 29, 2013

Masumiyet

Kader'in 10 yil once cekilmis gelecek versiyonu: Masumiyet


Izlerken Kader daha bir anlam kazandi gozumde, tutku-saplanti kavramlari daha carpici geldi, daha cok sarsildim bazi gercekler karsisinda... Kisacasi; Masumiyet-Kader kiyaslamasi yapmam gerekse, Kader'in "daha" versiyonu derim.

Senarist ve yonetmenligi Zeki Demirkubuz'un ustlendigi filmde, Derya Alabora Ugur'u canlandirmis, Haluk Bilginer ise Bekir rolunu kimselere kaptirmamis.

Bu sefer hikayede bir ucuncu kisi daha var: Yusuf.
Yusuf'u Guven Kirac oynamis ki nasil bir oynamak! Sanki Yusuf rolu, Guven Kirac icin ozellikle yazilmis izlenimi veriyor. "Cuk oturmus" gibisinden bir eslesme...

Benim gibi tersten gidip, once Kader'i izleyip, sonra Masumiyet'i izleyenlerin hazirlikli olacagi turden bir dram. Yalniz ilk Masumiyet'i izlesem, oturdugum yere cakilir kalirdim gibime geliyor.

Iki filmin kurgusu birbirine cok yakin. Kader'e kiyasla aileler hic on planda degil; daha cok Bekir, Ugur ve Yusuf karakterleri etrafinda yasaniyor olaylar. Bekir ve Ugur karakterleri daha bir oturmus, kabullenilmis bir duzende yasamlarini surduruyorlar. Sehir sehir dolandiklarindan bahis aciliyor, ancak Masumiyet sadece Izmir'de geciyor. Ha bir de Cilem buyumus, yanlarinda yasamaya calisiyor kizcagiz. Bekir hepten salmis, odun verecek bir karakteri bile kalmamis, ailesinden eser yok. Ugur'dan bahsetmeme hic luzum yok. Kader'de nasilsa aynen devam.

Gelelim Yusuf'a. Filmin isim babasi oldugunu soyleyerek baslamaliyim. Hani bazi kisilere rastlariz da "boyle bir insan da var miymis yeryuzunde?" diye saskinliga kapiliriz ya... Aynen o cesit bir insan. Her yanindan "masumiyet" damliyor. 

Once Kader'i izleyip yorumladigimdan Masumiyet icin soyleyecek soz bulamiyorum. Herkes muhakkak kaderini yasar bu hayatta. Ancak Zeki Demirkubuz'un hayal gucu mudur bunlari yazdiran, yoksa gozlemler midir... Yani gercekten de bu kadar agir kaderlerin oyuncusu olan insanlar var midir? Bu sorular aklima geldikce kanimin dondugunu hissediyorum, kendi kaderime sukretme ihtiyaci duyuyorum.

Filmi anlatmanin otesinde efsanevi bir sahneyi paylasmak istiyorum. Haluk Bilginer'in ustaligina mi hayran kalmali, yoksa iki filmi birden[birisi 10 yil sonra cekilecek olan :)] 8 dakika icinde mukemmel bir sekilde ozetledigine mi?



***

dipnot:

Kader ve Masumiyet ikilisinden sonra, zihnimde beliren soru su oldu: "Peki ya Masumiyet'ten sonrasi nasil ola ki?" Umarim Demirkubuz, merakimi dindirecek yeni bir film daha ceker, aksi durumda ben cekmek istiyorum :)

***

en dipnot:

Kader + Masumiyet...
2 doz Demirkubuz filmi izledikten sonra vardigim sonuc sudur: Ask ile tutku kavramlarinin bir arada olmasi kacinilmaz, hatta olmalilar da. Lakin bu ikisinin birlesip saplantiya donustugu noktaya cok cok dikkat etmeli. O nokta bir kez asildigi vakit, cok fena seyler olabiliyormus :( 

Boylesi saplantilarin sadece Demirkubuz filmlerinde kalmasi, gunluk hayatlarimiza aman aman bulasmamasi dileklerimle ;)

iyi seyirler!

No comments:

Post a Comment