"Çocukluğu, stadyuma yakın bir evde hatta ufak yerleşim yerinde geçenler bilirler..." diye başlayan eski bir 23 Nisan yazım vardı şurada. Hala her kelimesine katılıyorum. Bu 23 Nisan'da gidemedim ama bu sefer İstanbul'da ailecek aynı ruh halini yaşadık. Üstelik bir kız bebek (yeğenim) ilavemizle :)
Hayat telaşından bir çok şey atlanıyor/ihmal ediliyor. Ama çocukluk atlanmamalı. Hatta yılda 1-2 gün değil, daha sık hatırlanmalı. Amin Maalouf'un çok sevdiğim bir lafi vardır: "Bir yazarın en değerli hazinesi çocukluğudur". Sadece yazarların değil, bence herkesin en değerli hazinesi. Ne mutlu güzel çocukluk geçirenlere, güzel anılar biriktirebilenlere, çocukluğunu güzel hatırlayabilenlere...
Bu blog'da başlayıp Öteki Dergi'de yayınlamayı sürdürdüğüm Futbol Serisi, Nisan sayısında final yaptı. Boğazımda düğümlerle yazdım. Hem 2 yıldır alışkanlığa dönüştüğünden, hem de çocukluğumdan aldığım ilhamla yazdığımdan; bu öykü serisinin yeri çok farklıydı. "Çocukluğumdan aldığım ilhamla" kısmına bir parantez açmak istiyorum. Ben, Beşiktaş'lı bir ailede büyüdüm. Neredeyse her hafta sonu, evde oluşturulan tribün ortamında, (çocuklar olarak) kendimize en güzel yeri bulmaya çalışır hatta çoğunluk ekrana en yakın olacak şekilde halının üstüne serilir maç izlerdik. Gönülden desteklersek, maçlar muhakkak kazanılır gibi düşünürdük. (Hala da öyle düşünürüm). Kadın-erkek-çoluk-çocuk pür dikkat ekrana kilitlenirdik. Skor ne olursa olsun, kazanan hep bizdik.
Güzel günlerdi. Bazen keşke hiç büyümeseydim de o halıların üstünden kalkmadan öylece maç seyretseydim diyorum. Ama kalkmak lazım... Büyümek, yaşamak, üzülmek, sevinmek, öyküler yazmak, gerekli yerlerde de noktayı koyabilmek lazım.
Çok sevdiğim Futbol Seri'me noktayı "Jübile" ile koydum. Tabi şu temenni eşliğinde:
Öykünün tamamı: http://otekidergi.com/416-Yazi-Detayi.html
***
Bunlar da Jübile'nin ilham şarkıları:
Fleetwood Mac - Go Your Own Way
Opeth - Closure