Thursday, August 28, 2014

The Darjeeling Limited


Mukemmel bir yol filmi!

Yonetmenligi Wes Anderson ustlenirken, basrolleri Owen Wilson, Adrien Brody ve Jason Schwartzman paylasmis. 2007 Amerikan yapimi, komedi-dram-macera turunde ve maalesef sadece 91 dakika suruyor. 



Hikaye, cogunlukla trende geciyor. Babalarinin olumunden 1 yil sonra 3 dargin kardes, plan-program buyuk agabey Francis'e ait olmak uzere, bir yolculuga cikma karari aliyorlar. Hem beraber vakit gecirip aralarindaki kopukluklari gidermek, hem de kafa dinlemek niyetindeler. Rotalari ise oldukca renkli: Hindistan!  

Wednesday, August 20, 2014

Ebruli Haller 14 ~ Cicekli Ebru

Hatip ebrunun icadından sonra ebruda çiçek yapılmasına da çalışılmış ancak fazla başarı sağlanamamıştır. 1918 yılından itibaren merhum Necmeddin Okyay çiçek çalışmalarını islah ederek lale, karanfil, hercai menekşe, gelincik, gonca gül, kasımpatı, sümbül gibi çiçekleri doğal şekline en yakın şekilde resmetmeyi başarmıştır. Onun yetiştirdiği merhum Mustafa Düzgünman'da bu tarza papatyalı ebruyu ilave etmiştir. Çiçek yapımında önce damlatılan yeşil boyalardan sap ve gövdeler, daha sonra da bu sap ve gövdelerin uygun noktalarına bırakılan diğer renklerden çiçekler yapılır. Çiçek ve hatip yapımında kullanılan boyaların çok iyi terbiye edilmiş olması ve diğer ebru çeşitlerinde kullanılan boyalara göre daha koyu bir kıvama sahip olmaları gerekir. Ancak böylelikle boya damlaları şekil vermek için bizle lastik gibi uzayarak çekilebilir ve arzu edilen yerde bırakılarak istenen motifler elde edilebilir. Çiçekli ebrular Necmeddin Okyay'ın talebesi Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver'in teklifi üzerine sanat tarihimizde Necmeddin Ebrusu ismiyle anılmaktadır. Merhum Okyay'ın Üsküdar yeni Camii imamı olması sebebiyle hatip ebrusuna karşılık çiçekli ebruların da imam ebrusu olarak anılması Reisülhattatin Hacı Kamil Akdik (1861- 1941) tarafından teklif edilmişse de Necmeddin Ebrusu denilmesi daha uygun bulunmuştur.


Benim calismalarimdan...

Lale:



Karanfil:


Buketler:





Ortaya karisik :)


***
Ebruli Haller anasayfasi icin tiklayiniz.

Tuesday, August 19, 2014

Bir Bilim Adaminin Romani


Bir Bilim Adaminin Romani, Oguz Atay'in ITU Insaat Fakultesi'nden hocasi Mustafa Inan'i anlattigi biyografik bir roman. Siradan biyografilerin cok otesinde, hem gerekli tum bilgilerin okura sunuldugu hem de ince bir zekanin urunu kurguya sahip mukemmel bir Oguz Atay eseri. 

Kitabin anlatimi, orta yasli bir profesor ile teknik universite imtihan sonuclarini ogrenmeye calisan tasrali bir genc arasindaki diyaloglar seklinde ilerliyor. Profesor, genc ogrenciye Mustafa Inan'dan bahsediyor. Sonrasinda ikisi beraber onun hayatini, basarilarini, izledigi yolu, karsilastigi zorluklari, mucadelelerini arastiriyor ve bilgileri kaydediyorlar. Bu sayede bir bilim adaminin romanini yazip, okura sunmus oluyorlar. Bizler de Mustafa Inan'i bu sekilde tanimis oluyoruz. Detaylara girmeyecegim ama; kendini bilime adamis birinin hayatinin bu sekilde ince bir kurguyla anlatilmasi cok hosuma gitti. 

Sunday, August 17, 2014

Taare Zameen Par


Hint filmlerine ve tabi Aamir Khan'a olan merakim basladigindan bu yana en cok onerilen film; Taare Zameen Par [Like Stars on Earth/Her Cocuk Ozeldir] idi. Klasik olarak en guzeli sonlara birakmayi tercih ettim, ta ki gecen haftaya kadar. 

Filmin basrollerini Darsheel Safary isimli tatli bir cocuk ile Aamir Khan paylasmis. Yonetmen koltugunda ise yine Aamir'cigim var :) 3 Idiots'ta oldugu gibi yine toplumsal bir konu [disleksi rahatsizligi] secilmis ve tam 165 dakika boyunca hic aceleye getirmeden, yer yer belgesel tadinda ve yavas yavas islenmis. [bir Hint klasigi :)] 

Oncelikle biraz "disleksi"den bahsetmek istiyorum. Disleksi, en sık rastlanan öğrenme bozukluklarından biridir. Ancak zeka ile hiçbir alakası yoktur. Asıl sorunları hafıza ve dil ile ilgilidir. Disleksi olan kişiler her şeyi unutur ve dil ile ilgili derslerde sıkıntı çektikleri bilinmektedir. Yani disleksi olan kişilerde zeka geriliği yoktur. Bilakis çoğunluğu zekidir. Hatta bir kısmı üstün zekalı, dahi insanlardır. Ünlü olanlarda vardır; Albert Einstein, Walt Disney, Leonardo Da Vinci, Bill Gates bunlardan bazılarıdır. [kaynak: Vikipedi]

Thursday, August 14, 2014

Gune 70'lerden Merhaba: Jolene

Jolene-Dolly Parton

Jolene, Jolene, Jolene, Jolene
I'm begging of you please don't take my man

Sadece bu sabahin degil, son zamanlarin "gune merhaba" sarkisini ilan ediyorum: 
Jolene!

Sozlerinden de anlasilacagi uzere huzunlu bir hikayesi varmis. Dolly Parton, ilk evlendikleri donem esinin etrafinda dolanan ve cok fazla vakit gecirdikleri icin uzuntu duydugu kırmızı sacli Jolene isimli bir bayandan esinlenerek bu sarkiyi yapmis. [kaynak: http://en.wikipedia.org/wiki/Jolene_(song)

Tatli bir ritm uzerine yazilmis sozleri ic burkuyor. Cok seven bir kadinin, sevdigini kaybedecegi hissiyle yazdigi ve uzuntuyle seslendirdigi cok guzel bir sarki.

***

Jolene, Jolene, Jolene, Jolene
I'm begging of you please don't take my man
Jolene, Jolene, Jolene, Jolene
Please don't take him just because you can
Your beauty is beyond compare
With flaming locks of auburn hair
With ivory skin and eyes of emerald green

Your smile is like a breath of spring
Your voice is soft like summer rain
And I cannot compete with you, Jolene

He talks about you in his sleep
There's nothing I can do to keep
From crying when he calls your name, Jolene

And I can easily understand
How you could easily take my man
But you don't know what he means to me, Jolene

Jolene, Jolene, Jolene, Jolene
I'm begging of you please don't take my man
Jolene, Jolene, Jolene, Jolene
Please don't take him just because you can

You could have your choice of men
But I could never love again
He's the only one for me, Jolene

I had to have this talk with you
My happiness depends on you
And whatever you decide to do, Jolene

Jolene, Jolene, Jolene, Jolene
I'm begging of you please don't take my man
Jolene, Jolene, Jolene, Jolene
Please don't take him even though you can
Jolene, Jolene

***
dipnot: Ve hatta uzuun aradan sonra telefonuma melodi olarak bile atadim.

Wednesday, August 13, 2014

Ebruli Haller 13 ~ Hatip Ebru

18 yy. da Ayasofya Camii Hatibi Mehmed Efendi tarafından bulunduğu için bu ismi almıştır. Zemin üzerine çiçekli veya hatip ebru için hazırlanmış boyalardan belli aralıklarla birer damla bırakılır. Daha sonra her damlanın oluşturduğu dairenin içine ikinci, üçünce ve isteğe göre daha fazla sayıda damla bırakılır ve iç içe değişik renklerden oluşturulmuş daireler elde edilir. Genellikle teknenin uzun kenarı boyunca 5-6, kısa kenarı boyunca 4-5 daire oluşturulması tercih edilir. Daha sonra bir bizle bu dairelerin içinde soldan sağa, yukarıdan aşağıya, çapraz hareketler yapılarak hatip desenleri elde edilir. Yürekli, taraklı yürek, yıldız, çarkıfelek, menekşe bu desenlere verilen çeşitli isimlerdir. Hatip desenlerinin hepsinin ya da bazılarını aynı ebru üzerinde çalışmaya Hatip-i Mütenevvia denir.


Benim calismalarimdan...

Papatya Hatip:


Carkifelek Hatip:


***
Ebruli Haller anasayfasi icin tiklayiniz.

Sunday, August 10, 2014

Gune Sıfırdan&Tertemiz Merhaba: Semerkant


Tarihin tekerrur prensibini [bkz. Gectigimiz Agustos --> Zincirleme], bir kez daha ayakta alkisladigim gunler yasiyorum. Hayli uzatilmis fakat donusu cok cok zor gelmis bayram tatili sonrasi, yine bir surpriz ile karsi karsiya kaldim. Evet, yine yeniden buzdolabim arizalanmis ve bu nasil denk gelmedir ki yine bir tatil donusu ve yine bir sicak Agustos gunu! [ne cok "yine" kullanmisim ama bitmedi :)]

Yine defalarca servis arandi, yine saatlerce usta beklendi, yine yogun bir temizlik surecine girildi. Sonuc olarak, atmaya kiyilamayan hellimler ve agir kokuyu gidermesi icin konan kahve [su kahve ne kutsal birseydir!] tabaklari disinda sifirlanmis bir buzdolabina sahibim. Hersey halloluyor, yeter ki saglik olsun. 

Eee bu yorucu sureci bir ödülle taclandirmak lazim degil mi?


Yillar gecmesine ragmen aklimdan cikaramadigim, Amin Maalouf ile tanismama vesile Semerkant'a, Kitap Kardesligi ile bir kez daha basladim :)

***

Şebnem Ferah soylesin; Sil Bastan:


Friday, August 1, 2014

Gune Serin&Fantastik Merhaba: Yedinci Gün @Çamlıyayla!


Havasına doyamadığım yayladaki 7. günümde, 
İhsan Oktay Anar'ın Yedinci Gün'üne başlamak!

Kitaptan ufak bir alıntı: 

"Amenna! Söylemeye insanın dili pek varmaz ama şimdi ancak, zabıta teşkilatının deyişiyle her ceset, müminlerin tabiriyle her mevta, çelebilerin deyimiyle her naaş, külhanilerin üslubuyla her leş, yahut kitabi katiplerin ilmi terimiyle her kadavra kadar ehemmiyetleri vardı."

Bir ölüyü tarif edişin bile şahane! 
Özlemişim seni Uzun İhsan Efendi, kalemine saglik.