Friday, January 30, 2015

Şarkı Meydan Okuması ~ 5. Gün

Günaydın,

Bugünün sorusu: "Dinlerken size bazı insanları pataklama hissi veren şarkı hangisi?"



Cevabım: Alter Bridge - Slip to the Void.

Aslında, oldum olası sert mizaçlı şarkıları severim. [her ne kadar yıllar geçtikçe soft tonlara kaysam da]. Bu şarkı da eski favorilerimden biridir. Bana hissettirdiği duyguyu sadece pataklama hissi olarak ifade etmem haksızlık olacaktır. Aynı zamanda yetiştirmem gereken işler var ve miskin bir haldeysem de gaza gelme etkisi yapıyor.

Alışkın olmayan bünyeler için sabah sabah değil de öğlene doğru dinlenmesi tavsiye olunur :)

Thursday, January 29, 2015

afede-hali 2 yaşında!


Bugün 29 Ocak.
Kutlama maksatlı bir de çekiliş düzenlediğim üzere; bugün blogumun 2. yıl dönümü.
Ben ki; 3 senedir kendi doğum gününü bile kutlamayan insan, nedense blog için hevesliyim :)

Kutlu olsun, hep mutluluk olsun!

Çoktandır yazmayı düşündüğüm, fırsat bulamadığım bazı şeyler vardı. Bugüne özel, içimde kalan taşları toprakları da buraya serpiştirmiş olayım :)

Buyrunuz...

***



Eylül’ün son günleri. Serin bir akşam karanlığı çökmek üzere. Kulağımda bu şarkı, bir bankta oturmuş dinliyorum. Kaç defa bitiyor, kaç defa yeniden başlatıyorum; hatırlamıyorum.
 “Please, please, please let me, let me, let me, let me get what i want this time” kısmına gelince, ben de içimden tekrarlıyorum.
Sonra saatime bakıyorum: “Birazdan ders başlar. En iyisi kalkayım.”

***

Bu sahneyi özellikle bir yerlere not düşmek istedim.
Üzerinden ne kadar vakit geçerse geçsin aklımda kalmasını dilediğim için, son 2,5 yılımın ödülü mahiyetinde olduğu için.
Dolanıp durduğum labirentlerin içinde koştururken defalarca yolumu kaybettiğim, yanıldığım, düştüğüm, tekrar kalktığım, usanmadan yolumu bulmaya devam ettiğim 2,5 yıl.
Ama sonrası... Sonrası güzel, çok şükür.

Şimdi bu kızı okul bahçesinde bırakalım bir süreliğine, şarkısını defalarca dinlemeye devam etsin. Biraz geçmişe gidelim.

***

“Ben bu sene aklımdan, gönlümden geçenleri bir bir uygulayacağım [inşallah]” dedim; kim bilir hangi sıkıntılı günde ve çıktım yola.

Önce okula dönmek lazım! [Hiç ayrılmış mıydım ki; zihnen?]
Hatta sadece dönmeyelim. Gerçekten gönlümüzden geçen bölüme başvuralım: “Görsel İletişim Tasarımı”.
Ne ara keşfettim bu bölümü, nasıl karar verdim bana uygun olduğuna... Burası muallaktır hala.
Neyse bir şekilde karar verdik. Sıra geldi, ALES’tir YDS’dir... bunları halletmeye. Girdik geçtik, tamam.
Şimdi gelsin; okulları araştırmak, başvurmak, belge toplamak, mülakatlara [hatta sınavlara] girmek.
Kendini savunmak, jürileri ikna etmek; mühendislik yaparken neden bu bölümü istediğine.
Falan filan...
Sonrasında "başlamak"!

En önemli kısmı da bu değil mi: Başlamış Olmak?


***

Bu bahsettiğim, içimden geçenlerin sadece okul kısmını [ve şimdilik, en somut bölümünü] işaret ediyor. Soyut olanlar, bana kalsın :)

Özetle; doğru, hayırlı şeyleri gerçekten isteyince bir şekilde oluyormuş. Tıpkı Bahreyn'deki MSC yazımda bahsettiğim gibi, "Birşeyi gerçekten çok istediğin zaman, tüm kainat bu arzunu gerçekleştirmen için çaba sarfeder"miş.

Bunları yaşamama vesile olan [ama iyi, ama kötü anlamda] ve de yanımda olan herkese selam olsun.


Şarkı Meydan Okuması ~ 4. Gün

"Kirli zevkiniz olarak nitelendirdiğiniz bir şarkı seçin."

Bugün yine pek keyifli bir soru ile devam ediyoruz. Hani toplum içinde dile getirmekten çekindiğimiz ama dinlemekten de keyif aldığımız bazı şarkılar vardır ya... İşte öyle birşey paylaşıyoruz.

Çok ağır bir itiraf olacak, farkındayım.
Bazı akşamlar spor dönüşü, eğer hala yeterince kurtlarımı dökememişsem ya da kafam bişeye bozuksa açıp oynamaktan büyük zevk duyduğum bir şarkı, daha doğrusu bir tür: Roman Havası ve vazgeçilmezlerden Şakşuka!


Bu arada itirafımı destekler nitelikte bir de örnek vereceğim. Yıllar yıllar önce tv'lerde çokça çıkan Gırgıriye türü diziler vardı; roman halkın yaşantısını konu alan. Hatırlarsanız, her kavga sonrası mahallecek karakola düşerlerdi. Onca hengamenin sonrasında, olay hep bir roman havası çalınması ve hepsinin oynamaya başlaması akabinde tatlıya bağlanırdı. Bkz. Roman havasının faydaları :)

Wednesday, January 28, 2015

HATIRLATMA: Dünyanın a-fe-de Hâli 2. Yıl Çekilişi


Merhaba!

Bir kez daha hatırlatmak istedim.

Blogumun 2. yılı şerefine, 2 Şubat'ta sonlanacak bir çekiliş düzenliyorum.

SON 5 GÜN!

ÖNEMLİ!!! Dipnot olarak da belirtmiştim; blogger hesabı olmadan yorum yapıp da hata alanlar varsa, "Anonymous" seçeneği ile çekilişe katıldığını belirten bir yorum yazabilirler. Bu da olmasa; blogun sağ tarafındaki "Direct Email" kısmından, bana özelden ulaşabilirler.

Pakette Neler Olacak?


-"İsimle Ateş Arasında" --> Bu blogtaki ilk kitap değerlendirmem
-"Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde" --> Geçen yıl en beğendiğim kitaplardan biri
-"Resimli Türkçe Edebiyat Takvimi" --> Bu seneki ilk favori eserim

ve daha başka sürprizler :)


Çekilişe Nasıl Katılacağız?


-Sağ sütunda yer alan "Join this site" butonu ile blogumu takip etmeli,
-Bu yazının linkini ya da görseli blogunuzdan [varsa şayet] paylaşmalı, [Blogunuzda duyurmanız halinde, çekiliş için bir hak daha kazanacaksınız.]
-Ve son olarak; yazının altındaki yorum kısmına, size ulaşabileceğim email adresinizle birlikte, çekilişe katıldığınızı belirten bir yorum girmelisiniz. [Dileyen, email adresini bana özelden ulaştırabilir.]


Şarkı Meydan Okuması ~ 3. Gün


"Dinlemeye tahammül bile edemediğiniz şarkı hangisi?"

Diğer cevapları bulmak, insanda tebessüme sebep oluyor da bu soru biraz dikenli geldi bana. Sonuçta, hatırlayacağız ve bir kez daha sinir olacağız :)

Türkçe-yabancı diye kategorilendirmek istemem ama tahammül edemediğim çok fazla türkçe şarkı var. Belki de ana dilimiz olduğu için, o güzelim sözlerinin hepsini bire bir anladığımız için olabilir.

Hmmm sanırım en doğru cevap, Hande Yener ve bilumum şarkıları; benim en fazla tahammül edemediklerim.

Link verip, kulak sağlığınıza zarar vermek istemem :)

Tuesday, January 27, 2015

Şarkı Meydan Okuması ~ 2. Gün

Bugün Şarkı Meydan Okuması'nda 2. gün, 

"Çıktığında radyonun sesini açtığınız şarkı hangisi?" 

sorusu ile devam ediyoruz.

Shakira- Ojos Asi

Açıkçası ben hep yükses sesle dinlerim müzik :) 
Fakat söz konusu, sesi daha da açmak ise; işte bu noktada latin ruhum ve zumbacı kimliğim devreye giriyor. Cevabımı Shakira'dan yana kullanıyorum. Çok çok eskilere gidiyoruz: Ojos Asi.

Monday, January 26, 2015

Şarkı Meydan Okuması Başlıyor!


Merhabalar,

Sevgili Zihnin Arka Sokakları, Eylül-Ekim aylarında katıldığımız, keyifli Kitap Meydan Okuması'nın ardından, şimdi yeni bir meydan okumaya davet ediyor bizleri: Şarkı Meydan Okuması!

Şu yukarıda bulunan görselinden de anlayacağınız üzere, çok güzel ve eğlenceli olacağa benziyor. Bakalım, hangi şarkılar çalıyor hayatımızın arka planında ve bunlar bizi hangi duygulara sürüklüyor... Zaman, hafızaları zorlama ve kendi şarkı listemizi ortaya çıkarma zamanıdır. Tabi ki varım! Sizler de katılmak isterseniz: şuraya yorum bırakabilirsiniz. Hayırlı, uğurlu olsun :)

Soru 1: "Sevdiğiniz kişilerin sizin cenazenizde hangi şarkıyı çalmalarını istersiniz?"

Katılırken belirttiğim gibi; ilk soruyu boş bırakıyorum. Çünkü, bu konuda hassasiyetlerim var. Ben bir yakınımı kaybettiğim zaman, ölümüne olan saygımdan dolayı bir müddet şarkı dinlememeyi tercih ediyorum. Umarım benim arkamdan da şarkı çalınmaz.

Yarınki soruda görüşmek üzere...

afd

Monday, January 19, 2015

Dünyanın a-fe-de Hâli 2. Yıl Çekilişi

Merhabalar!

Blogumdaki ilk Merhaba'yı diyeli tam 2 yıl geçmiş olacak, 10 gün sonra.

Ben de düşündüm ki; 
bir şekilde bloguma yolu düşen, paylaşımlarıma kulak veren değerli insanlara
 "2. yıl" bahanesiyle bir hediye paketi hazırlayıp teşekkür etmiş olayım. 
Şanslı talihliyi de bir çekiliş aracılığıyla seçeyim. 

Ne dersiniz? ;)

Aslında hediye paketlerinin sürpriz olmasından ve 
içeriğindekilerin kıymetinden çok, mutluluk ulaştırmasından yanayım. 

Fakat; yine de söz konusu çekiliş olunca, 
fikir sahibi olmak istersiniz diye başlangıç mahiyetinde bir görsel hazırladım. 



Pakette Neler Olacak?


-"İsimle Ateş Arasında" --> Bu blogtaki ilk kitap değerlendirmem
-"Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde" --> Geçen yıl en beğendiğim kitaplardan biri
-"Resimli Türkçe Edebiyat Takvimi" --> Bu seneki ilk favori eserim

ve daha başka sürprizler :)


Çekilişe Nasıl Katılacağız?


-Sağ sütunda yer alan "Join this site" butonu ile blogumu takip etmeli,
-Bu yazının linkini ya da görseli blogunuzdan [varsa şayet] paylaşmalı, [Blogunuzda duyurmanız halinde, çekiliş için bir hak daha kazanacaksınız.]
-Ve son olarak; yazının altındaki yorum kısmına, size ulaşabileceğim email adresinizle birlikte, çekilişe katıldığınızı belirten bir yorum girmelisiniz. [Dileyen, email adresini bana özelden ulaştırabilir.]

Çekilişe Son Katılım Tarihi: 2 Şubat

Bol şanslar :)


İyi haftalar.
afd


dipnot: Blog hesabı olmadan google hesabı ile yorum yapmaya çalışıp problem yaşayanlar, yorum bölümündeki "Anonymous" seçeneği ile yorumlarını paylaşabilirler.

Friday, January 16, 2015

Güne İstanbul'dan Merhaba: Bazı Yalanlar

Bir haftalık bol keyifli İran seyahatinin ardından, bugün İstanbul'dan güne merhaba...



Tamam. Kabul ediyorum. Hisleri kuvvetli bir insanım.
Ama bazen öyle şeyler oluyor ki; ben bile hayret ediyorum kendi kendime.

Mesela, bazı günler sabahın köründe ofise gelirken etrafı seyrederek müzik dinlemeye bayılırım. ["Zaten hep yapılan bişey, bunda ne var" diyebilirsiniz ama bi dakka] Ve işe varmadan önceki son şarkıyı, kendime armağan ederim. Sanki o günün akışını belirleyecek gibisinden de çocuksu bir hisse kapılırım :)

Bu sabahın son şarkısı; Teoman'dan Bazı Yalanlar'dı. 
Ne müthiş denk gelmedir ki; bazı eski yalanlara rastladım. Eski, mide bulandırıcı yalanlar; gülümseyerek söylenmiş hem de. 

Şu hayatta anlam veremediğim bazı noktalar vardır; bir tanesi de "gülümseyerek yalan söyleyebilme" özelliğine sahip insanlar.

Neyse yine de yalan söylememeye devam etmek lazım, bolca şarkı dinlemek ve bir de her şeye rağmen gülümsemek ;) 

Ne güzel söylemiş Teoman: "Bazı ölümler uzun. Bütün hayatlar kısaymış..."

Monday, January 5, 2015

Latte Motion ~ 1000 Fincan Kahvelik Mutluluk


Acaba kahve herkeste mutluluk etkisi yapıyor mu?
Acaba ben de böyle güzel stop motion videolar hazırlayabilecek miyim?
Acaba filmi çektikten sonra, bu kadar fincan kahveyi ne yaptılar?


1000 fincan kahvelik günaydınlar!

İyi haftalar olsun ;)

Thursday, January 1, 2015

Güne Güzel Bir Merhaba: Hayat Güzeldir


Güne/yıla dolu dolu, güzel bir merhaba için "Hayat Güzeldir" demek yeterli belki de.
Gerisi çorap söküğü gibi gel(ecek)iyor.

Güzel başlangıç yapmak için aynı isimde film ve kitap bulayım diye özel çaba göstermedim. Denk geldi :) Ama ikisi de amacıma fazlasıyla hizmet ediyormuş. Filmi az evvel bitirmiş, kitaba ise 25 sayfa kadar başlamış olarak söylüyorum. Mükemmel!


Film Hakkında Kısacık Bilgi:

97 İtalyan yapımı. Yönetmenliğini, senaryosunu ve başrol oyunculuğunu Roberto Benigni üstlenmiş. Film, iki kısımdan oluşuyor. İlki, 1939 İtalyası'nda geçen Chaplin yapımlarını andıran hoş bir romantik komedi. Diğer kısımda ise, İkinci Dünya Savaşı sürecinde yaşanan Yahudi Soykırımı ve kamplarda geçen yaşantı anlatılıyor.. Bolca gülümseme ve kahkaha içeren, aynı zamanda da oldukça duygusal bir yapım. Birbirine bu kadar zıt içeriklerin hepsi bir arada nasıl olur, demeyin. İzleyince hak vereceğinizi düşünüyorum.

Hayattaki tüm olumsuzlukların, başarısızlıkların, yenilgilerin; [şayet istenirse] bir şekilde avantaja ve keyif unsuruna dönüştürülebileceğinin, herşeye rağmen "Hayat Güzeldir" denilebileceğinin kanıtıdır, bu film. 

Kitap yorumum ise bitince gelecek, umarım :)

Filmden bir şarkı ile yazıma son verirken; Merhaba diyorum!

***

dipnot: Her son, yeni bir merhabaydı ne de olsa ;) [bkz. http://afede-hali.blogspot.com.tr/2014/12/son-mu-baslangc-m.html]